Blog

Haberi Görüntülemek İçin TıklayınızAsya Vasküler Cerrahi Derneği (ASVS) Kongre Kongre Başkanı Prof. Dr. Hakkı Tankut Akay, pıhtıya bağlı hastalıkların ölüm sebepleri arasında ciddi bir yer tuttuğunu belirterek "Periferik arter dediğimiz hastalıklar ya da pıhtıya bağlı hastalıklar; kanser, trafik kazası gibi ölüm sebepleriyle bulaşıcı hastalıklardan sonra en sık hayat kaybettiğimiz hastalıklardan biri" dedi.Asya Vasküler Cerrahi Derneği (ASVS) Kongre Kongre Başkanı Prof. Dr. Hakkı Tankut Akay, pıhtıya bağlı hastalıkların ölüm sebepleri arasında ciddi bir yer tuttuğunu belirterek "Periferik arter dediğimiz hastalıklar ya da pıhtıya bağlı hastalıklar; kanser, trafik kazası gibi ölüm sebepleriyle bulaşıcı hastalıklardan sonra en sık hayat kaybettiğimiz hastalıklardan biri" dedi.


Antalya'nın Kemer ilçesindeki bir otelde ASVS, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Asya Venöz Forumu ve Türk Fleboloji Derneği iş birliğiyle 24'üncüsü yapılan ASVS 2023 Kongresi'nde, aort hastalıkları, şah damarları, derin ven trombozu ve pulmoneremboli, distal bypass, şah damar ve aort cerrahisi, venöz yetmezlik lenfolojisi, damar tıbbı, vasküler travma konuları ele alındı. 30 ülkeden bin 600 civarında cerrahın katıldığı kongrede, dünyanın önemli kalp ve damar cerrahları damarların tıkanması, daralması ya da balonlaşarak kıvrımlı hale gelmesi ile bunun sonucunda kan dolaşımının olumsuz etkilenmesi, damar hastalıkları konularında tecrübelerini paylaşacak.

Türkiye'de 2013 yılında İstanbul'da yapılan kongreden 10 yıl sonra ASVS üyelerinin yeniden Antalya'da bir araya geldiği kongrenin tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan ASVS Kongre Kongre Başkanı Prof. Dr. Hakkı Tankut Akay, damar hastalıklarının, dünyada bulaşıcı hastalıklardan sonra en fazla ölüm sebeplerinden olduğunu anlattı. Damar hastalıklarının atardamar, toplardamar, lenf hastalıkları olmak üzere gruplara ayrıldığına değinen Prof. Dr. Akay, "Atardamar hastalıkları anevrizmalar ya da damar darlıkları olarak karşımıza çıkarken, ven hastalıkları da toplardamar yetmezliği, varisler ve pıhtı ile birlikte giden ven hastalıkları olarak karşımıza çıkıyor. Bunun dışında lenf hastalıkları da damar hastalıklarının parçalarıdır. Dünyada 2019 yılında 20 milyona yakın insan damar hastalıklarından hayatını kaybetti. Bu periferik arter dediğimiz hastalıklar ya da pıhtıya bağlı hastalıklar olarak karşımıza çıkabilir. Kanser, trafik kazası gibi ölüm sebepleriyle bulaşıcı hastalıklardan sonra en sık hayat kaybettiğimiz sebeplerden biri. Sadece hayatı kaybetme anlamında değil, aynı zamanda maddi kayıplar, iş gücü, uzuv kayıpları ve hayati organlar denilen bağırsak, karaciğer, akciğer damarlarımıza atılacak pıhtıların bu organların beslenme bozukluğu oluşturmasına bağlı çok önemli, hayatı kısıtlayıcı hastalık grubundan bahsediyoruz" diye konuştu.

'DİNLENMEDEN ÇALIŞAN SİSTEM'
Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Doç. Dr. Soner Yavaş ise kalp damar sisteminin hayat boyunca dinlenmeden çalışan sistem olduğunu vurguladı. "Kan basıncına karşı çalışıyor. Bunun için sürekli hastalıklara açık. Kalpten çıkan aort dediğimiz ana kanı taşıyan damar hayat boyunca yaklaşık 200 milyon litreye yakın kan geçiriyor içinden. Bütün organların ana dalları bu damardan çıkıyor. Bu damarda balonlaşma veya tıkayıcı hastalık görülebiliyor. En çok anevrizma görülüyor. En sık batın bölgesinde anevrizma gözükmekte. Yaş ile sıkıntı artmakta. Gençlerde de görülüyor. 65-74 yaş arasında 100 binde 55 görülme sıklığı var. Erkeklerde daha fazla tansiyon olması, tütün kullanımı, koah gibi hastalıklar da beyaz ırkta daha fazla görülmekte. Tanısı kolay aslında bu hastalıkların. Ne yazık ki toplumda bilinç oluşmamış durumda. Rutin kontrolde kolaylıkla saptanıyor. Tam bilinmediği için bazen çok gecikmiş hastalık olarak geliyor. En korktuğumuz damarın patlayarak gelmesi. Patlayarak gelen damarlarda ölüm oranı çok yüksek" diye konuştu.

Fleboloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Adnan Taner Kurdal, toplar damar sistemi hastalıklarının toplumda sık görüldüğünü dile getirdi. Tedavisinin diğer hastalıklara göre daha kolay olduğunu anlatan Prof. Dr. Kurdal, özellikle pıhtıya dayalı toplar damar hastalıklarının ciddi ölümle sonuçlanan komplikasyona yol açtığını söyledi. Prof. Dr. Kurdal, gebeliğin damarlarda pıhtı oluşumunu artıran bir durum olduğuna dikkati çekti. Gebe kadınların gebe olmayanlara göre ileri derecede toplar damar pırtısı riskine sahip olduğunu aktaran Prof. Dr. Kurdal, "Gebe kalmayan kadın tüp bebek tedavisiyle gebe kalmaya çalıştığında bu tedaviler pıhtı oluşumuna neden oluyor. Normal şartlarda gebe kadınların hayatını kaybetmesi için risk faktörü, kanama, gebeliğe bağlı yüksek tansiyon ve pıhtı olarak belirlenir. Kanama ve yüksek tansiyon ölümleri azalırken gebelikteki pıhtıya bağlı ölümler birinci sıraya yaklaşmakta. Gebeler taşıdıkları çocuklara can verirken kendi canlarını korumalı. Gebelerin toplar damar pıhtısına yatkın olmasından özel olarak korunmaları gerekir. Tüp bebek tedavisi geniş kapsamlı farklı bir konu. Bazı hanımlarda tüp bebek sahibi olmak için özel hormonal tedavi uygulanıyor. Bu durumda dışardan insanın ürettiği hormonu veriyoruz. Dışarıdan hormon verdiğimiz durumda risk yükseliyor. Doğum kontrol hapının kullanımı da pıhtı riskini artırıyor. Gebe kalmak için ya da gebe kalmamak için dışarıdan alınan herhangi bir hormon düzenleyici pıhtı oluşumuna yatkınlığı artırıyor. Gebe kalmamak için doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda pıhtı oluşumu normale göre 5 kat fazla" dedi.